Bugünlerde de herkes
demokrasinin erdeminden söz ediyor. Çünkü seçime gidiyoruz. Demokrasilerde ana
unsur seçimdir. Fakat ne demokrasi ne de uygulanmakta olan seçimler en ideal
olan değildir. Gerçi daha iyisi de henüz icat edilmedi. O nedenle bununla yetinmek
zorundayız. Açık konuşmak gerekirse halkın yönetim kalitesi o ülkede işleyen
paranın izin verdiği kadardır.
Öğretmen
Okulundayken 1966 öğrenci derneği seçimlerine başkan adayı olarak katılmıştım.
Bağlı kollara gösterdiğim aday arkadaşlar okulun seçkin öğrencilerinden
oluşuyordu. Seçim günü geldi çattı. Bizim gurup oylarını verdi işine gücüne
döndü.
Öğleden sonra bir
arkadaşım geldi, dedi ki;
“Rakibin başkan
adayı oy pusulaları hazırlamış. Başkan olarak kendi adını başa yazıyor geri
kalan kollara ait isimler senin gurubun. Gelenlerin eline tutuşturuyor ve o
pusulaları sandığa attırıyor.”
“Olur mu öyle şey
öğretmen olacak olan öğrenciler böyle bir şeyi kabul eder mi?” dedim.
“İstersen git de
bak.”
Seçim sandığı müzik
salonundaydı. Kalktık gittik. Rakip başkan beni görünce kaçtı. Peşine düşüp
kavga edecek adam değildim. Seçim işlerinden sorumlu Sosyoloji hocamız vardı.
Ona gittim. Olup biteni anlattım. Seçimlerin iptal edilmesini istedim.
“Biliyorsun” dedi.
“Bu sene aldığımız karar gereği dileyen seçmen bir guruba oy vereceği gibi her
iki guruptan dilediği kişilere de oy verebilir. Bu sene böyle bir karar aldık
seneye değiştirebiliriz.”
Böyle bir kuralın varlığını
o anda öğrendim.
Hoca ile tartışmak
istemedim çünkü çok sıkışırsa not silahını kullanabilirdi.
Seçim sonunda benim
gurubum kazandı ama başkan ben değildim.
Arkadaşlarım istifa
edeceklerini söyleyince;
“Hayır” dedim. “Sorun
çıkarırsanız hepimizi sınıfta çakarlar.”
Bir yıl sonra olayın
aslını öğrendim; Eğitim Şefi solcu olduğumu düşünüyordu. Böyle bir yol ile
beni saf dışı bırakmış oldu. Görece kendi sağcı hemşerisini seçtirmişti.
Demokrasi, en iyisi
icat edilene kadar iyi bir sistemdir ama pek çok açık tarafı vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder